12 Ağustos 2019 Pazartesi

KLEPTOKRASİ NEDİR...???

KLEPTOKRASİ NEDİR...???
***KLEPTOKRASİ
Kleptokrasi,bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal grubun o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca hırsızlar rejimi anlamına gelir..
Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum o ülkenin gelişmesinin önündeki engellerden biri olmaktadır..
Politik yozlaşmanın hakim olduğu devlet düzeni..Bu düzende siyasal faaliyetin bütün aktörleri,politikacılar,bürokratlar,baskı ve menfaat grupları ve ( bireysel olarak veya grup halinde ) seçmenler siyasal kanallarla kendi menfaatlerinin maksimizasyonu peşinde koşarlar.
Kleptokrasinin sonuçları...
Hırsızlar rejiminin egemen olduğu bir ülkede yerli sanayi ve tarımsal üretim zayıflar ve iç pazar büyük sermaye gruplarına açılır.Siyasal alanda da insan haklarını çiğneyen baskıcı bir yönetim kendini gösterir ( düşük ücretler rüşvetsiz iş yapamayan bir bürokrasi vb..) Etnik milliyetçiliği ırkçılığı ya da dini kullanarak geniş kitleleri yönlendirmeleri bu tür yönetimlerin en karakteristik özellikleri arasındadır...
***BALIK HAFIZALARI TAZELEMEK İÇİN KISA ÖZET...
1 $ 1TL olacaktı
2017 de AB üyesi olacaktık.
Kıbrıs bağımsız devlet olacaktı
Tam demokrasiye geçecektik
İlk 10 ekonomi arasına girecektik???
Milli gelir 20 bin dolar olacaktı
Cari açık sıfırlanacaktı
İhracat 250 milyar dolar olacaktı
Çin malı satılmayacaktı
PKK silah bırakacaktı
K.Irak Türkiye ye ilhak edecekti
Musul ve kerkük petrolünden pay alacaktık
Suriyede oldu bittiye izin vermiyecektik???
Eğitim kalitesi artacaktı
Okullarda sidik kokusu olmayacaktı
Velilerden zorla bağış alınmayacaktı
Özel okullar artacaktı
Özel hastaneler en fazla % 30 fark alacaktı
Hocalar muayenehanelerini kapatacaktı
Hastahanelerde 6 ay sonraya gün verilmeyecekti
Helale haram katmayacaktınız
Devletin malını çalmayacaktınız
Yetimin hakkını yemiyecektiniz
Hz.Ömer adaleti getirecektiniz
İstanbuldan Van’a 49 TL ye uçacaktık
Uçaklar zamanında kalkacaktı
Uçaklarda yolcular arası ayrım yapmıyacaktık
Kırmızı Kitap’ı kaldıracaktık
Akreditasyon uygulamayacaktık
Parti kapatmayı zorlaştıracaktık
Meclise itibar kazandıracaktık
Davalar hızlanacaktı
Adelet artacaktı
HSYK partizanlıktan kurtulacaktı
Yargıtay da rüşvet kalkacaktı
Buğday eken aç kalmayacaktı
Köylü emeğinin karşılığını alacaktı
Et ithal edilmeyecekti
Türkiye gıda ambarı olacaktı
İşsizlik % 5’in altına düşecekti
Kayıt dışı işçi kalmayacaktı
Yabancı işçiye engel olacaktık
Vergi adaleti sağlayacaktık
Millete efendi olmayacaktınız
Kimsesizlerin kimsesi olacaktınız
Fıratın kenarında ki kuzuyu bırak
Kampüste Fırat’ı koruyamadınız
***BENİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDİN..
Beni TÜRK Hekimlerine emanet edin
Beni TÜRK Hakim Savcı ne Avukatlarına emanet edin
Beni TÜRK Öğretmenlerine emanet edin
Beni TÜRK Asker ve Polisine emanet edin
Beni TÜRK Esnafına Ekonomistine Bankacısına emanet edin
Beni TÜRK Sporcusuna emanet edin
Beni TÜRK İmamlarına emanet edin
Beni TÜRK Kamu Kurum ve Kuruluşlarına emanet edin
Beni TÜRK Vekillerine emanet edin
Beni TÜRK Bakanlarına emanet edin
Beni TÜRK Başbakanlara emanet edin
Beni TÜRK Cumhurbaşkanlarına emanet edin
Beni TÜRK Milletine emanet edin
Beni Mustafa Kemal Atatürk’e Alparslan Türkeş’e Atsız’a Kürşad ’a emanet edin
***VEBAL YÜKLENMİŞ OLAN TÜRKÇÜLERE,
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan günümüze kadar hiçbir zaman bu kadar bedbin, bu kadar karamsar ve bu kadar tehdit altında olmamıştır. Millet devletine ve kendisini yönetenlere bu kadar güvensizlik hissetmemiştir.
Tarihinden gelen üstün vasfı, sadece dostuna değil, düşmanına bile güven veren karakter yapısı, kendisi aç olduğu halde yiyeceğini fakire ve fukara ile paylaşacak kadar engin ruh haleti, milli ve manevi kültürü, inanç yapısı ile “ Dünya Hâkimiyeti”nde bende varım deyip, kıtalara hükmeden şecaati ile tarihinin her devresinde zillet değil, izzetin timsali olmuş necip Türk Milletine ne oldu ki bugünkü duruma düşürülmüştür.
Nasıl oldu da, Türkiye Cumhuriyeti içi boşaltılmış bir millet, altı oyulmuş bir devlet haline getirilmiştir.
Milletin milli, manevi ve kutsal değerleri başta olmak üzere, bütün güzel hasletleri, sezdirilmeden yavaş yavaş elinden alınmış, sonunda gaflet ve ihanete sürüklenip, ruhsuz kitleler halinde üzüntülere boğularak milli şuur ve milli ruh zihinlerden silinerek ayaklar altına alınmıştır.
Bir millet kendinden nefret eder hale getirilmekle kalmamış, milletle ilgilenenler bilgisiz, bilgililer ilgisiz kalmıştır.
Aydınları bozulmuş, idarecileri bozulmuş, millet okur-yazar cühelanın sevk ve idaresine terk edilmiş, ahlak ve maneviyat asimile edilmiş, devlet milleti gözden çıkarmış, millet devletten ümidini kesmiştir.
Yönetilmeye muhtaç cahil sınıfı yönetime getirilmiş, yönetim rehbersiz, toplum öndersiz kılınmıştır.
Meydan uyuşturucu ve fuhuş tacirlerine, hortumcu ve yolsuzlara, idari çeteler ve mafyalara bırakılmıştır.
Cumhuriyetin muhafazası cumhurun elinden alınarak, Amerikan Yahudilerinin eline teslim edilmiş, siyasi Kürtçülük ve siyasal İslam hortlatılmıştır. Bunun sonucunda Millet paramparça edilerek devlet içten ve dıştan kuşatılarak ülke tanksız işgale ve bölünecek hale getirilmiştir.
Dinler arası diyalog, huzur içerisinde birlikte yaşama, açılım ve kardeşlik mavalları gündemlere oturtturulmuş, bitmek tükenmek bilmeyen bu arsız senaryolar ile Anadolu halkı kandırılmaya devam etmiş ve edilmektedir.
Atatürkçülük satılmıştır, Cumhuriyetçilik satılmıştır, Milliyetçilik satılmıştır, Türkçülük satılmıştır. Hatta ve hatta inançlarımız dahi satılmaktadır. Türk milleti din sömürücüleri ile din düşmanları arasında sıkışıp kalmıştır.
Vicdanları ve akılları dondurulmuşlar Türk Milletinin kaderini Sabetay Sevi’nin ümmetine teslim etmişlerdir.
Ancak;
Bu milletin mayasında, karakterinde, asaletinde, inançlarında ve tarihinde mahkûm olmak yoktur. Hâkim olmak vardır. Milletin kanını emen, devletin altını oyan üstünü soyan, egemen olduğunu zanneden güçlere cevap verme zamanı gelmiştir. Milleti üzerindeki kirli ceketi çıkarıp atmanın zamanı gelmiştir.
Ülkenin yer altı ve yerüstü kaynak ve kazanımlarını satarak, yolsuzluk, hortumculuk, lüks yatırımlara harcayarak halkı sefalet bataklığına atan, ruh sağlığını bozan, dışarıdan dilenmeyi şeref payesi edinen, bu ihanetlerin üstünü kapamak için yerine, zamanına ve gerekçelerine göre Türkçü, Atatürkçü, Milliyetçi, imanlı ve Şeriatçı nameler terennüm eden bu ihanet çemberini kıracak bir oluşuma ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu oluşuma katılmamanın vebalini Türkçüler taşımaktadır.

Türk Hareketinde buluşmak dileğiyle.
Esen kalın...
01.10.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder